Meditasyon 2
Zamanında, kendini çok seven, hayatında kendini merkeze koyanların toplandığı bir Discord sunucusunda bir deney yaptık. Bu deneye göre 40 gün boyunca üst üste meditasyon yapacaktık. Bu sunucudaki kişiler aynı zamanda disiplin sahibi olduklarını da iddia ediyorlardı. Erken kalkmak da kime sorsan çok güzel olduğu için bu meditasyon seanslarının 07.00’de başlamasını önerdim. İş basit: Sabah 7’den biraz önce kalk, yüzünü yıka, götünün üstünde 10 dk oturup nefes alıp ver.
“İlk gün 3 kişi, ortalarda 15, son gün de 40 kişi olduk” demeyi çok isterdim. Ama hem artmayacağını çok iyi biliyordum hem de giderek azalacağını. İnsanların konuştukları önemli değildir. Hele ben şöyle ben böyle diye çok konuşuyorlarsa genelde tersi geçerlidir.
İlk gün kalabalıktı. Belki 20 kişi. Ortalara doğru 5-6 kişi devam etti. Grafik sürekli azalan bir grafik değildi tabii. Ama 40 gün boyunca gelip o 10 dakikanın yoklamasını aldım gizlice. 40/40 yapan kaç kişi vardı peki tahmin edin? 1 (yazıyla bir). Eğer bu siteyi de okuyorsa, mail atarsa sevinirim.
Neyse. Konunun önemini iyi anlatamadım sanırım. Niyetim de zaten insanların kendilerine ne kadar vakit ayırabildiğini, ne kadar tahammül edebildiğini görmekti. Hep birlikte gördük. Şimdi farklı bir meditasyon anlatmayı denicem. Ancak bu sefer konu daha ciddi. İlkinde buradan gitmemenin sebeplerini Discord’da sesli bir şekilde anlattım. Belki bir hata yaptım, belki böylesi daha iyi. Onun kararını verebileceğimi sanmıyorum. Yine olsa yine aynı şekilde yapardım.
Bir önceki yazıda, bundan sonra tevhid inancına sahip olanlara sesleniyorum demiştim. Bu yazıya özel olarak biraz daha özele inmemiz gerekiyor. Bundan sonrakiler yine tavhidi kapsayacak ancak bu yazı Kuran’a iman etmiş kişilere özel bir yazı. Diğerleri buradan sonra okumayı bırakabilir, soruları söylemleri beni ilgilendirmez.
Gelelim yeni meditasyonumuza:
Namaz
Deprem yazısında bahsettiğim bazı emirler vardı. “Oku” gibi, “bilmiyorsan bilene sor”, “işini iyi yap”, “adaletli davran”, “tarttığında doğru tart” gibi.. “Peki bu emirlerden Kuran’da en çok zikredileni ne?” diye sorsam, başlıktan tahmin edebilirsiniz sanırım. Evet, yaklaşık 70-80 kez (saymadım) geçen bir konu. Hatta sayıyı geçtim, en çok bahsi geçen FARZ. Kalın altı çizili ve büyük yazdım evet. Çünkü İslam’da farzdan öte bir şey yok. Bir şeyin farz olması demek, onu yapmak zorundasın demek. Yaparsan iyi olur değil, yapmazsan kötü olur. E peki Allah, bizim namazımıza mı muhtaç?
..Şüphesiz Allah, hiçkimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir.
Ankebut 6
Madem muhtaç değil, o zaman niye kılıyoruz?
Çünkü muhtaç olan biziz.
Neden Gerekli?
Namaz, sevap kazanmak için kılınmaz. Kılınmasının sevap olmasından ziyade kılınmaması günah olduğu için kılınır. Temel cevap bu. Neden? Çünkü Allah’ın emri. En çok bahsettiği emri.
Biraz daha detaylı anlatmak istiyorum çünkü artık bir şeyin Allah’ın emri olmasının pek önemi yok. Şöyle açıklayalım:
Hadis olduğu için özellikle yalanmış gibi yaklaşılan bu devirde konuyu biraz daha açalım, aklınıza ve kalbinize seslenmeye çalışalım inşallah:
İslam’ın şartı kaç? 5. Nedir bunlar? Oruç, ki bu sağlıksız olan birisi için farz değildir, geçelim. Zekat ki bu da fakire farz değildir, geçelim. Hac? E paran yoksa bu da düştü senden. Peki ne kaldı elimizde? Kelime-i şehadet ve namaz. Kelime-i şehadet sadece bir söz diyebiliriz (detayına başka yazıda gelcem, en zoru aslında). Sözü söyledikten sonra kalan şart ne? Namaz. Kime farz peki? Zengine, sağlıklıya, belli yaştaki birilerine mi? Hayır. Her müslümana. İstisnasız her müslümana. Boyundan altı felç olan, içecek su bulamayan, gözü görmeyen, kulağı duymayan ama kelime-i şehadet getiren istisnasız her müslümana. Çünkü bu farz, senin müslüman olduğunun delili.
“Ya ben çok iyi bir insanım, kalbimin temizliğini Allah zaten biliyor, bi namazımız eksik..”.
Ah.. Şu sözdeki kibri, şirk uçurumunun kenarındaki seksek oyununuzu bir görebilseniz.. Allah’ın en en en çok emrettiği şey diyorum, gelen cevap bu. “Bi namazımız yok”.. Genelde ardından da şöyle bir şey geliyor: “Kılcam da vakit bulamıyorum.”. Ya da pazarlık ve suç atma: “Allah (şunu veya namazı) nasip etse kılcam”..
😀
Namaz Kılmama Bahaneleri
Hadis pek kabul edilmese de sahih olanlardan biraz paylaşcam kusuruma bakmayın. Ama Kurancı müslümanlar (sanki biz Tevratçı müslümanız..) özellikle ayetlere dikkat edebilsin diye farklı yazcam. Tirmizi’yi Buhari’yi sure sananlar olabilir, şeklen de ayırt edilebilsin.
İşim var kılamadım, çişim var kılamıyorum, vakit bulamıyorum, patron zorluyor..
Bu bahanelerin hepsine bir hadise ile yanıt vereyim. Sanırım hepsini karşılayacak güçte bir açıklama olur:
Savaş sırasında müşriklerden biri müslümanların topluca namaz kıldığını görür ve bunu hemen liderine iletir. Der ki, “müslümanların bir namazı var, bu onların evlatlarından da bakirelerinden de önemlidir. Ortanca namazdır. Toplandıklarında toptan bir kerede çullanın!”. Ve bunun üzerine ayet iner:
Rasûlüm! Savaşta mü’minler arasında bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir grup silahlarını da yanlarına alarak seninle beraber namaza dursunlar. Bu esnâda diğer grup düşmanı gözetlesin. Namaz kılan grup secde yapıp rekâtı tamamlayınca, düşmanı gözetlemek üzere arka tarafa geçsin. Sonra henüz namaz kılmamış olan diğer grup gelsin ve seninle beraber namazlarını kılsınlar. Hem yer değiştirirken hem de namaz esnâsında ihtiyat tedbirlerini alsınlar, silahlarını da yanlarında bulundursunlar. Çünkü kâfirler, silahlarınızı ve teçhîzâtınızı unutup bırakmanızı, böylece âni bir baskınla üzerinize saldırmayı çok arzu ederler. Ancak yağmur-çamurdan dolayı sıkıntıya düşerseniz, yahut hasta iseniz namaz kılarken silahlarınızı yere bırakmanızda size bir vebâl yoktur. Fakat yine de gelebilecek tehlikelere karşı tedbiri elden bırakmayın. Şüphesiz ki Allah, kâfirler için pek alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Nisa 102
Yani anlıyoruz ki, “iş vardı, buluşma vardı, cart vardı curt vardı” namaz için bir bahane sayılmıyor. “Savaş vardı ya Rab, ucunda ölüm vardı da ondan kılamadık” bile diyemiyorsun çünkü.
E Peki Kılmazsak?
Allah Kuran’da (kitapta ve alemde) örneklerle açıklama yapma yolunu sıklıkla kullanır.
Ant olsun ki Kur’an’da insanlar için her konudan örnekler verdik. Umulur ki böylece öğüt alırlar.
Zümer 27
Ve namaz kılmayanlar için de tabii ki örnek var:
Onlardan sonra gelenler namazı terk edip şehvetlerine uydular. Nihai yerleri Gayya Kuyusu’dur.
Meryem 59
“Ama kimse kılmıyor ki artık. Herkesi de cehennemin en dibindeki kuyuya atacağını sanmıyorum.”
Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyar ve onlar yalnız varsayar.
Enam 116
“Ama her gün 5 kere, sabah daha güneş doğmadan uyanmak, temiz olmak çok zor. Allah benim kalbimi biliyor zaten.”
Sabır ve namazla yardım isteyin. Kuşkusuz bu içtenlikle itaat edenlerden başkasına ağır gelir.
Bakara 45
Kılarsak?
Öncelikle buraya kadar karar verdiğinizi varsayıyorum. İşiniz ticaret değildir diye umuyorum. Pazarlık yapmadığınızı, sadece merak ettiğinizi düşünmek istiyorum.
Namazın faydalarını sesli olarak uzun uzun konuşuruz, iki üç saatlik bir sohbet yaparız. Sadece kendi bildiklerim için bu. Gerisini Allah bilir. Ancak peygamber, bu faydalardan birine şu örneği vermiştir:
Bu sadece tek faydası. Bunun üzerine korunma, zaman yönetimi, bedensel faydaları, zihinsel faydaları, tekrarlanan surelerin (eğer hayata entegre edilirse) hayata olan faydaları.. gibi çok çok fazla faydası var. Başta da dediğim gibi, Allah’ın ihtiyacı olduğundan değil, bizim ihtiyacımız olduğundan yapmamız gerekiyor.
Gidişat Nereye?
İslam, şimdilik biliniyor. Bir yerlerde namazlar kılınıyor, deprem gibi şeyler yaşanınca yardım yapılıyor, ramazan geldi mi oruç tutulup alkol bırakılıyor. Ama yine bir hadis paylaşmak istiyorum, gidişatın nereye doğru olduğunu anlatan:
İşte bu yüzden, henüz vakit varken, tarafımızı belli etmemiz gerekiyor. Sadece kendimiz için değil, çocuklarımız için de bu şart. Yeni nesillerin yozlaştırılmasına engel olmak için elimizdeki tek silah bu. Cihad sadece eline kılıç alıp birilerine karşı Allah Allah nidalarıyla koşmaktan ibaret değil. Hepinizi bu mücadeleye davet ediyorum. Yalnızca namaz değil, yalnızca insanlara anlatmak da değil. Birbirimize sürekli hatırlatmalar yaparak, elaleme karışmadan, önce kendimizi düzelterek insanlığa örnek olmamız gerek. Merak etmeyin, bu en hararetli tartışmalarınızdan, en büyük bilimsel kanıtınızdan daha faydalı olacak, daha büyük bir çekim kuvveti yaratacaktır.
Herkesin yalnızlaştırılarak dünyeviyata bağımlı yapıldığı şu dönemde vakit, cem ve terbiye vaktidir.