Kirli Şeyler
Öğrenci, ustasının yanına geldi ve ona sordu: “Hayatımdaki kirli şeyler” dedi, “ilerlememe engel oluyor. Ne kadar uğraşsam da bunlardan kurtulup hayatımı temizleyemiyorum.”
Usta, bütün pazar hikayelerinde olduğu gibi önce düşünceli bir şekilde sakalını sıvazladı. Ve öğrencisinden bir kaşık, bir bardak ve bir sürahi su istedi. Öğrenci, “bu adama da ne zaman bir şey sorsak benden ya su taşımamı istiyor ya odun kesmemi..” diye düşünmeden hemen istediklerini getirdi.
Usta önce bardağı sürahideki suyun bir kısmı ile doldurdu. Sonra yerden bir avuç toprak alarak bardağın içine attı. Ve kaşıkla güzelce karıştırdı. Ardından kaşığı öğrencisine uzatarak “Temizle” dedi. Ve tek bir kural olduğunu söyledi: “Hayatını temsil eden suyu asla bitirme.”
Öğrenci ustasından aldığı kaşıkla toprak parçalarını seçerek bardağındaki suyu temizlemeye çalıştı. Büyük parçalar kolaylıkla çıkıyordu, küçükler biraz uğraştıyıordu. Ancak bardağın içinden almaya çalıştığı her toprak parçası bardağın içindeki sudan da eksiltiyordu. Üstelik ne kadar uğraşırsa uğraşsın kirli şeyler bitecek gibi gözükmüyordu.
Usta, öğrencisini biraz daha izledi. Onun, hayatındaki kirli şeyler ile nasıl mücadele vermeye çalıştığını anladı. Ona durması gerektiğini söyledi. Çünkü öğrencisi dışarıdaki insanlar gibi yanlış şeye odaklanmış, doğru bir amaç için çok yanlış bir araç kullanıyordu. Üstelik daha da kötüsü, çabalıyordu. Tapınakta anlatılan hiçbir şey beyninde yer etmemiş gibiydi. Artık anlatmak değil göstermek lazımdı.
Usta önce öğrencinin elinden kaşığı aldı ve fırlattı. Sırf kendisine kaşık verildiği için kaşıkla uğraşması ustasını hayal kırıklığına uğratmıştı. Çünkü sadece tek bir kural söylemişti. Ardından su dolu sürahiyi alıp bardağa boca etti. Su, sürahiden bardağa hızla doldukça hem büyük kirli şeyler dışarı akın ediyordu hem de içerisine küçük kirli şeylerin tutunduğu su damlaları.. Sürahideki su yarısına gelmeden bardaktaki su tertemiz olmuştu bile.