Felsefe
Wu Wei

Wu Wei

Yine üzerine sürekli konuştuğumuz ama genellikle götünü yayıp oturmak olarak anlaşılan bir kavramdan bahsedeceğim. Dünkü yazıyı yazmak benim de kafamda bir şeyleri yerine oturttu. Sürekli anlatmaya çalışıp beceremediğim konuyu bu sefer tersinden ele almaya karar verdim. Umarım etkisi olur.

Konuyu kendi yazdığım bir hikaye ile aktarmayı deneyeceğim. Ama hikaye bana ait olduğu için Pazar Hikayesi etiketine sahip olmayacak. Eğer 50 yıl sonra anlatılmaya devam eder de site hala ayakta olursa ekleyiverin size zahmet.

Homework Impossible:

Son zilin çalmasına yakın, öğretmen, sınıfa daha önce hiçbir öğretmenin vermediği bir ödev verdi. Ödevin, yıl sonu puanına en büyük katkıyı yapacak ödev olduğunu da eklemeyi unutmadı. Sınıftakiler, ödevi duyduklarında bir süre sessiz kaldılar, birbirlerine baktılar ve ödevi anlamaya çalıştılar. Ödev çok kolay gözüküyordu ve buradan alacakları puanın, hayatlarındaki en kolay puan olacağını düşünüyorlardı. Ödev yalnızca iki kelime içeriyordu:

“Hayatta kalın.”

Zil çaldı, öğrenciler dağıldı. Sınıfın en tembel öğrencisinden en çalışkan olanına kadar hepsi bu kolay puan fırsatını kaçırmamak için ödevi de akıllarından bir an olsun çıkarmadılar. Yaptıkları her işte, oynadıkları her oyunda, yedikleri her lokmada ödev akıllarındaydı.

Sabah oldu. Öğrenciler okula gelmeye başladılar ve hepsi ödevini yapmış gözüküyordu. Ama ilginç bir şey vardı. Öğrenciler her gün olduğundan daha yorgun, uykulu ve stresli gözüküyordu. Öğretmen bir tanesini kaldırıp neden bu kadar yorgun gözüktüğünü sordu. Çocuk ayağa kalkıp uykulu bir şekilde cevapladı:

“Öğretmenim, dün verdiğiniz ödev başta çok kolay gözüküyordu. Eve gittikten sonra ise gittikçe zorlaşmaya başladı. Önce yemek için annem yardım istedi ve herhangi bir mutfak kazasına denk gelmemek için tüm adımlarımı düşünerek attım. Ardından babam bilgisayarla ilgili birkaç soru sordu ve elektrik çarpmasın diye çok uğraştım. Sonra kardeşimle dışarı çıkıp top oynadık ama ne oynamak.. Gözüm toptan çok, sürekli bize çarpma ihtimali olan arabaların üzerindeydi. Etraftaki tüm arabaları dikkate almak zorundaydım. Aksi halde ödevimi yapamayabilirdim. Ve gece olduğunda ise uyurken başıma gelecek tehlikelere daha önce hiç dikkat etmediğimi fark ettim. Karanlığı fırsat bilip eve girecek olan hırsızı düşünmekten uyku tutmadı. Sabah okula gelirken atlattığım tehlikeleri saymıyorum bile..”

Öğretmen gülümsedi. Sınıfa göz gezdirdi. Neredeyse hepsinin gözünden aynı uykusuzluk akıyordu, belli ki hepsi benzer senaryolar yaşamıştı. Biri hariç. Okula gelebildiğine göre belli ki o da ödevini layığıyla yerine getirmiş ve yüksek bir puanı hak etmişti. Öğretmen bu sefer çok dinç ve uykusunu almış gözüken bu çocuğu kaldırıp ona ödevi sordu. Çocuk mahcup bir şekilde cevapladı:

“Öğretmenim ben dün çok hasta olduğumdan okula gelemedim. Ödev neydi?”