Yatır & Batır
Adamakıllı Yatırım | Başlangıç / Metamorfoz

Adamakıllı Yatırım | Başlangıç / Metamorfoz

Alım yaparken fiyata bakıyorsanız siz bir yatırımcı değil, bir spekülatörsünüz.

Warren Buffett

Kendi yatırım hikayemle başlamak istiyorum. Böylelikle biraz daha tanışmış oluruz. Bu hikayedeki bazı ufak detaylar yeni başlayanlar için önemli. Sonrasında buradan bazı dersler çıkarmanızı isticem. Yorumlardan sonra bir gün ben de bu detayları anlatırım. Sonrasında “Adamakıllı Yatırım” dediğim şeyin ne olduğuna gelcez. Tabii bunun için Adamakıllı’nın da nasıl bir platform olduğunu anlatmak gerekecek. Yani kısaca, yine biraz uzun bir yazı olacak. Çayınızı kahvenizi alın. Başlıyoruz.

Benim Hikayem

Ben Jo. 93 doğumluyum. 2010 ylında, 17 yaşımda borsaya başladım. Tabii o zamanlar adı “İstanbul Menkul Kıymetler Borsası”, şimdiki adı “Borsa İstanbul” olan kurumdan hisse alabilmek için 18 yaşında olmak gerektiğinden ilk şirket hissemi alabilmek için birkaç ay daha beklemem gerekiyordu.

Liseden bir arkadaşım vardı. Twitter’da İlteriş adını takmıştık, bilenler bilir. İlteriş de benim gibi borsa meraklısı biriydi. Doğum günlerimiz birer gün arayla olduğundan aynı gün borsaya başvurup hissemizi alabilecektik. Derken bir gün İlteriş beni aradı ve o sihirli cümleyi kurdu:

“18 olmadan borsaya girmenin yolunu buldum. Bitcoin diye bir şey çıkmış. Biraz spekülatif bir yatırım aracı ve bira..”

İlk Bitcoin

18 olmayı beklememek benim için yeterliydi. Hemen internetten Bitcoin’in ne olduğuna dair araştırmamı yapıp annemden biraz para aldım ve en yakın ATM’ye gittim. Parayı BTC-e isimli bir Avrupa borsasına gönderecektik. O zamanlar zaten dünya üzerinde sadece birkaç borsa ve birkaç coin vardı. BTC-e, Bitstamp, MtGox.. ve Bitcoin, Litecoin, Peercoin.. Fiyatlar bir gün içerisinde %50 değişebiliyor, marketler arası farklardan dolayı yüksek arbitraj imkanları oluşuyordu. Bu tarz kelimeleri anlamıyor olabilirsiniz, boşverin. Hepsini halletcez. Ama söylemek istediğim şey şu, kripto dünyası tamamen vahşi batı kurallarına göre idare ediliyordu. BTC-e isimli Avrupa borsasında hacim çok düşük olduğundan Avrupa’dan bitcoini alır almaz bu bitcoinleri Çin borsası olan MtGox’a gönderiyorduk. Sitesi tamamen Çince’ydi ancak Al ve Sat butonlarını ayırt edebildiğimiz sürece problem yoktu.

2013 Yılında BTCTurk kuruldu. Bizim için harika bir şey çünkü Avrupa’ya para göndermenin ve bu parayı tekrar Çin’e, Çin’den kazandığımızı tekrar Avrupa’ya gönderip oradan da Türkiye’ye çekmek çok masraflıydı. Ama dedim ya, günde %50 yapabilme şansımız varken bu masraflar sadece keyif ücretiydi. Aslında amaç para kazanmak da değildi. Sadece, para kazandığımızı görmekti. Yani para kazanmaktan ziyade işin eğlencesindeydik. Borsa cool bir şeydi.

Tabii bu süre zarfında 18 olup IMKB’ye de girdik. Yemeğe vereceğimiz 5 TL bulamadığımız yıllarda 2000-3000 TL gibi bir parayla ülkeler, hatta kıtalar arası para transferleri yapıyor, sürekli telefonda şirketlerin ve coinlerin haberlerini konuşuyorduk. Farklı şehirlerde üniversite okuduğumuz İlteriş’le yıllarımız böyle geçti. Hala aynı heyecanla devam ediyoruz. Tabii biraz daha fazla bir parayla.

O zamanlarda hiçbir kitap okumadan, ilmi yönünü hiç araştırmadan sadece tecrübeyle bir şey öğrenmiştik. Bugün hala çoğu kişinin bilmediği bir kural. Temel bir kural: “Ucuzken al, pahalıyken sat.”

Dünyanın en basit kuralı gibi gözüküyor. Hatta salakça gözüküyor ancak işin içine giren insanların neden zarar ettiğini düşünürseniz, ve hatta çoğunluğun zarar ettiğini de hesaba katarsanız, bu kural borsanın ilk öğrenilmesi gereken kuralı. Bugün nasıl sevdiğim insanlara yıllardır ($3000’dan beri) “Bitcoin alın, $100k olacak, Bitcoin alın!” diye yalvarıyorsam, o günlerde de aynı şekilde “Bitcoin alın. 1000 Lira olacak. Bana inanın” diye yalvarıyordum. Ancak insanlar o zamanlar 1000 Liradan, şimdilerde ise $100k’dan almayı tercih ettiler. İnsanoğlu garip..

İş Hayatı

2016 yılında mezun olup İstanbul’a taşındım. İlteriş’le eve çıktık. İlteriş bir yandan okumaya devam ediyor (hatta sanırım hala okumaya devam ediyor) bir yandan da garsonluk yapıyordu. Ben de bilgisayar mühendisi olarak, biraz da “şans”ımın yardımıyla, arkadaşlarımdan daha yüksek bir maaşla işe girmiştim. İlk hafta oryantasyon süreci vs derken sigorta girişimiz yapıldı ve bize sigortamızla ilgili, emeklilik sürecimizle ilgili bilgilerin olduğu websitesinin adresi verildi. Hemen siteye girip emekliliğime baktım: 29 Ekim 2053. 2053 mü? Evet. 2053.. Sene 2017 ve ben 2053 yılında emekli olacaktım. Matematiğimi kullanmadım bile. Aradaki sayı kesinlikle çok fazlaydı. Bu kabul edilemezdi.

Eve döner dönmez İlteriş ve diğer beyaz yaka ev arkadaşımla bu durumu konuştuk (borsa ile ilgili bir kahramanlık göstermediği için isim vermedim. Belki başka hikayede..). 2053’e kadar çalışamazdık ama çalışmadan da para kazanamazdık. Yani en azından o zaman öyle biliyorduk. Aşırı kritik toplantımızın sonunda şöyle bir karar aldık: Kazandığımız paranın hemen bir kısmı ile yatırım yapacak ve her 5 senede 1 sene istifa edip tatil yapacaktık. Yıllık izin yok, rapor yok, it gibi çalışıp hızlıca yükselip 5 senede 1 yıllık bir para biriktirmemiz gerekiyordu. Geceleri şirkette yatarak yıllar geçirecektik. Hala kimse 2053’e kaç yıl olduğunu hesaplamamıştı. Ama hepimiz çok olduğunun farkındaydık.

Yatırım

Tabii bu süreçte parayı çarçur etmememiz gerektiğini ve nasıl kullanmamız gerektiğini İlteriş’le ben çok iyi öğrenmiştik. Yıllar önce eğlencesine ve cool olduğu için başladığımız borsadan edindiğimiz bilgiler artık gerçek hayatta da işimize yarayacaktı. Üstelik önümüzdeki aylar Bitcoin için önemli aylardı. Çünkü büyük bir hardfork vardı. Dediğim gibi buraları anlamıyor olabilirsiniz. Hepsini anlatcam. Çünkü para kazanmanın esas anahtarı bu sihirli kelimelerde gizli. Bilmediğiniz yerleri lütfen not edin. Evet. 2018’de Bitcoin vakfında çıkan bir meseleden ötürü ekip ikiye bölünmüştü. Ve bu bölünme fiyatı çok fazla düşürmüştü. Harika bir fırsattı. Çünkü Bitcoin bir gün $100k olacaktı. Bunu o zamandan, daha da öncesinden biliyorduk.

BEF (Bireysel Emeklilik Faşizmi)

Yine aynı dönemde Berat Albayrak ekonomi bakanıydı ve tüm sigortalı çalışanlara zorunlu olarak Bireysel Emeklilik Sözleşmesi imzalatıyordu. ABD modeli emeklilik. Paranı yatırımda kullan, hem ülke kazansın hem sen kazan. Mantıksız değil. En azından paranın ne olduğunu bilmeyen bir cahil için. Paranın ne olduğunu bilmeyen adamdan al, bilen birine ver, hem o kazansın hem ülke. Gayet güzel politika. Ancak İlteriş ve benim için deli saçması bir yöntem. Çünkü biz paranın ne olduğunu biliyoruz. Artık bir amacımız da olduğu için kendimizi bu konuda geliştiriyoruz. Hem kripto teknolojileri hem finansal sistem hem makro ekonomi.. Okuyabildiğimiz, izleyebildiğimiz ne varsa okuyoruz, birbirimizle paylaşıyoruz. Ancak benim kaçırdığım çok önemli bir nokta var, oraya gelcem.

İlk Vurgun, İlk Kurşun

Biz bu BEF’ten hemen çıkışımızı yapıp bu parayı aylık olarak kendi belirlediğimiz hisselere yatıyoruz. Bir yandan da hardfork için para biriktiriyoruz. İlteriş ile birlikte kredi çekiyoruz ama ödeyebilecek durumda da olmadığımız için çektiğimiz kredinin bir kısmıyla ilk ayları ödüyoruz. O derece bir fakirlik ve o derece bir risk. Yeter ki ocak ayı gelsin. Ocak gelince maaş artıyor. Beyaz yakalılar ne demek istediğimiz anladı. Tüm krediyi Bitcoin’e gömüyoruz ve buumm! İlk başarılı vurgun.. Yani İlteriş için. Ben sonra bütün parayı kumarda kaybediyorum. 16 Bitcoin.. Bugün için 1.6 Milyon Dolar.. Matematiği burada kullanmak daha işlevsel. Çünkü ödediğim bu bedelle tam bir sene süren self rehabilitasyon yöntemlerimle kumarı bırakıyorum. Detayları sohbetlerde merak eden olursa anlatırım.

2. Vurgun

İlteriş, kazandığı paralarla 2020 yılına gelmeden finansal özgürlüğünü yakalıyor. Garsonluktan istifa ediyor. Yatırımlarını çeşitlendiriyor. Araba alıyor, evleniyor. İlteriş’le olan hikayemiz buraya kadar. Karısı ve iki kedisiyle mutlu ve huzurlu bir hayat sürüyor. Ve dediğim gibi, sanırım hala okuyor. Dostluğumuz 15 yıldır devam ediyor. Zaten 2020 yılında NFT furyasını araştırarak bir vurgun daha yapıyor. Ve hayatını kurtarıyor.

2020 yılı da Bitcoin için önemli bir yıl. Hatta Çok daha önemli. Çünkü bu seferki yükseliş sebebi ödül yarılanması (evet, yine önemli bir kelime) ve İlteriş’le biz biliyoruz ki her ödül yarılanması bir vurgun fırsatı demek. Bu nedenle yine etrafımızda sevdiğimiz insanlara yalvarıyoruz. Ben yine kredi çekiyorum. O sırada şirketin satışından bir tazminat alıp gömüyorum ve buuummm!! 2. vurgun. Oynadığım son kumar oluyor.

Plana Sadık Kal(ma)

Hatırlarsanız bunların hepsi 5 yıllık bir kalkınma planının sonucu. Eğitimler, alınan riskler, yatırımlar, harcama azaltma.. Hepsi 5 yıl sonra 1 yıllık bir tatile çıkmak için. Hesabıma bakıyorum ve bu para birikmiş. 2020 yılında istifa ediyorum. Bir yıllık bir tatile çıkıyorum ve o 1 yıl hala bitmiş değil. Tam 4 yıldır kimsenin altında çalışmıyorum. Tabii buna tam manasıyla bir finansal özgürlük denemez. Yıllardır hayalini kurduğum bir çizgi film şirketi açma planım var. Bunun çalışmaları için kolları sıvıyorum ve çizim öğreniyorum. Zaten 3D modelleme merakım var. Yıllardır onu da geliştiriyorum. Video montaj programları, modelleme programları, dijital çizim, bir yandan dine dönmüşüm, Arapça öğreniyorum, ilim kitaplarına vermişim kendimi..

Adamakıllı

Tabii bu hikaye biraz özet. Arka planda burada anlatamayacağım çok daha fazla şey yaşanıyor. Şu an kendimi zengin olarak isimlendiriyorum. Ancak mal varlığımdan dolayı değil. Dışarıdan birisi fakir diyecektir. Çünkü esas zenginliğin ne olduğunu insan bulduğunda anlıyor. Çorbam kaynıyor, barınağım da var. Bir bilgisayar mühendisi kadar para kazanmıyorum şu an. Ancak bu, bu yolla çok daha fazla kazanılmayacağı anlamına gelmiyor. Kazanabileceğimi biliyorum. Müslüman olmasam bir kredi daha çekebilirim, kaldıraçlı işlemlerde %70-80 oranında başarılı işlem açabiliyorum. Mütevazı olamayacağım, bu işi biliyorum. Ancak bu yöntemler artık benim için yasak. Çok şükür fazla bir malda da gözüm yok. Allah bana özgürlüğümü bahşetmiş, rızkımı da veriyor. Ben de bu rızkın zekatını vermek için 2021 yılında Adamakıllı’yı kuruyorum. 4. yılını doldurmak üzere olan Adamakıllı’da gençlerin kendilerine yol çizmeleri için abilik yapmaya çalışıyorum. Sağ olsunlar beni bir öğretmen gibi dinliyorlar. Benim içinse hepimiz talebeyiz. Hayat da eli sopalı bir öğretmen. Hepimiz burada birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz.

NSFSJW

Adamakıllı en başta bir site ve bir Discord grubu olarak kuruluyor. Abi-kardeş ilişkisi ile hayatı tecrübelilerden öğrenmek üzerine kurulu. Her türlü konunun konuşulduğu bir platform. Zamanla büyüyor. Referans sistemi olmasına rağmen herkes kendi bir sevdiğiyle burayı paylaşıyor ve birer birer nüfus artıyor. Kitapseverlerin buluştuğu bir dijital kütüphane, sanatla uğraşanların bir araya geldiği bir çalışma ortamı, sohbet için, destek bulmak için gelenlerin destek bulduğu sohbet odaları, yazılımcıların bir araya gelip birbirlerine sorular sorduğu, yardım ettiği bir garaj ortamı.. Ve bunların hepsi karşılıksız, Allah rızası için yapılan işler. En tepedekiler kendilerini gönüllü olarak bu işe vermiş, gençler için uğraşan insanlar.

Tabii her kalabalık ortamda olduğu gibi zamanla bazı problemler baş göstermeye başlıyor. Sonrasında bazı kırmızı çizgi meseleleri.. E gençlerin de çoğu büyüyüp “mezun oluyor” ve core bir ekip dışında proje rafa kaldırılıyor. İşte NSFSJW de bu core ekibin kurduğu bir grup. Şimdi tekrar bu core ekiple Adamakıllı Platformu’nu ayağa kaldırmayı düşünüyoruz.

Yatırım

Adamakıllı, benim hayatımda yaptığım en iyi yatırımlardan birisiydi. Bilgi Ekonomisi yazısında anlattığım üzere en değerli yatırımlar parayla olmaz. Ve iyi bir yatırımcı fiyata değil değere bakar. Bu nedenle de işin yatırım ayağını Adamakıllı’yı tekrar ayağa kaldırmak için bir fırsat olarak görüyorum. Fırsatları zamanında değerlendirmek de yine akıllı bir yatırımcının yapması gerekendir.

Bu yazıyı yazarken satır aralarına çok sayıda ekmek kırıntısı yerleştirdim. Bunları oyun olsun diye yapmıyorum. Yazılı iletişimi hiçbir zaman sevmedim. Öğrenmek sadece kişinin kendi yapabileceği bir eylem; anlatmanın ise sadece ses ile mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu kadar uzun yazılar yazarken kendimi çok başarısız buluyorum. Bu da mütevazilik değil. Genellikle yazılarım beğeniliyor ancak ben şu an nasıl bitireceğimi bile bilmiyorum. Üstelik kafamdakinin yarısını bile anlatabildiğimi hissedemiyorum. Bu nedenle bu yazıyı okuyan herkesi Adamakıllı Reborn, Adamakıllı Anka, Adamakıllı Resurrections.. adına ne dersek diyelim, bu projeye davet ediyorum. Böyle her şey daha kolay olacak. Sizi temin ederim ki esas yatırımınız bu olacak. Merak etmeyin, para da kazanırsınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir