Pazar Hikayeleri
Bir Stoa Öğretmeni

Bir Stoa Öğretmeni

Bugün bana Stoa felsefesini tekte temelden öğreten adamın bunu nasıl 5 dakika içerisinde yaptığını anlatcam. Kişisel bir pazar hikayesi..

Yolculuk 2007

Lise sınavlarına girdiğim yaz. Yaş 14-15. Liseyi başka bir şehirde okuyacağım için peder bey “at, avrat, silah”ın at kısmından başlayarak bana araba sürmeyi öğretmeye başladı. Birkaç ders sonrasında yükseltilmiş koltuğumda yavaş yavaş şehri gezebilir hale gelmiştim.

Bir gün köyde Mahsuni Şerif’i anma etkinliği vardı (evet, Mahsuni bizim köyden). Köye kadar arabayı ben sürdüm. Dönüşte de aynı şekilde. İşte hayatımı değiştirecek dersi de o dönüş yolunda almıştım:

Dönüş yolu genellikle kamyonların/tırların gelip gittiği, fabrikalar ve tarlalarla dolu dümdüz bir yoldu. Ben de, babam sesini çıkarmadıkça bu düzlüğe güvenerek hızımı yavaş yavaş arttırmaya başladım. Zaten babam da severdi hız yapmayı. Şehirlerarası yollarda babam direksiyondayken ibrenin sondan sektiğini çok görmüştüm. Belki kendisi örnek olduğu için, belki de o an garip bir gurur duyduğu için ortaokul bebesi çocuğunun hız yapmasına bir şey demiyordu.

Merkezkaç

Bir süre sonra 190-200 arası bir hızla devam ederken (hala düşününce 50 küsür yaşındaki bir adamın pipisini geçen sene keşfetmiş bir çocuğa bu denli güvenmesi çok garip geliyor) babam ilerdeki bir sola dönüşten gireceğimizi, şimdiden yavaşlamam gerektiğini söyledi. Ben neye güvendim o an bilmiyorum ama yavaşlamadım. Babam tekrar etti ve “yavaşlarım baba yhaa” diye saçma sapan bir ergen tepkisi ile karşılaştı. Dönüşe yaklaştığımızda da “kaçırdın artık, ilerden dönersin” demesine rağmen inat edip frene basarak o virajı almaya çalıştım. Direksiyonu kırdığımda hızım yaklaşık 150-160 civarındaydı ve sürekli hakkında sorular çözdüğüm merkezkaç kuvvetiyle orda tanıştım.

Marşa bas

Araba savrularak yoldan çıktı. En az iki kez dünyanın etrafımızda Döndüğünü hatırlıyorum. “Şans”ımıza kamyonların vızır vızır geçtiği yol boştu ve önce Mevlana gibi öteki şeride, oradan da kendi eksenimizde dönmeye devam ederek yolun dışına çıktık. Asır gibi geçen birkaç saniye sonrasında da nihayet boş arazide durduk. Şok olmuş bir halde, ellerim hala direksiyonda mal gibi karşıya bakarken babam sessizliği bozdu:

– E bas marşa da eve gidelim.

Şaşkınlığım daha da arttı. Rüya mı görüyordum? Yoksa kaza yapmamıştık da dümdüz yolda sağa çekip bir mola mı vermiştik? Etrafıma baktım. Az önce üzerinde gittiğimiz yol karşımızda, etrafımız bomboş arazi. Babama baktım. Aşırı sakin bir şekilde hala marşa basıp harekete geçmemi bekliyor. Konuşabilmeye başladığımda o zamanlar Stoa felsefesinin “S”sini bilmeyen ben ve adeta Stoa öğretmeni olan babamla aramızda şu diyalog geçti:

– Baba, kaza yaptık farkında mısın?

– Evet yavrum.

– E marşa bas gidelim diyorsun?

– E napcaz, burda mı kalalım? Annen bekler.

– Baba hala dalga geçiyorsun, ölebilirdik! Ya bir kamy..

– Ama ölmedik.

– Arabaya bir şey olsaydı?

– Ona da bir şey olmadı. Ama olsa da canımızdan değerli değil.

– B-b-be-ben mi süreyim yani eve?

Kendine güvenmiyorsan ben geçeyim direksiyona. Ama ben sana güveniyorum. Üstelik artık ne yapıp ne yapmaman gerektiğini biliyorsun.

– Evet baba. Çok iyi biliyorum. Gidebilirim eve kadar.

Diyerek marşa bastım. Yola çıktıktan sadece birkaç saniye sonra her şeyi unutmuş, kendime hiç olmadığı kadar güvenerek eve kadar sürmüştüm.

Yolculuk 2022

Aradan 15 yıl geçti. Geçen gün babamı sabahın altısında alelacele hastaneye götürmem gerekti. Hastane aynı yol üzerinde. Kaza yaptığımız yere geldiğimizde sordum babama:

– Baba hatırlıyor musun burada bir kaza yapmıştık?

– Ne kazası!?

Gülümsedim. Bi ümit sormuştum ama hatırlamadığını biliyordum aslında. Babamın hiç olmamışçasına unuttuğu bu olayı ben bir daha asla unutmayacak, hayatım boyunca karşıma çıkan her karar aşamasında ve sıçıp sıvadığım her olayda kendime babamın bana söylediği şeyleri söyleyecektim:

– Evet, sıçtım, ama öldüm mü?

– Mal gidebilir ama canımdan değerli mi?

– Yaptığım aptallık bana bazı şeylere mal olmuş olabilir. Ama bu sayede artık ne yapmam gerektiğini biliyorum.

– Karşımdaki adam bu konuda daha tecrübeli. Bilmediğim bu konuda onun söylediği gibi ilerlersek daha sağlıklı olur.

– “Ya şöyle olsaydı, ya böyle olsaydı, ya halamın taşakları olsaydı..” gibi zihinsel mastürbasyonları bırak. Geçmiş geçmişte kaldı ve gelecek henüz yaşanmadı. Burada durup geçmiş geçmişi ya da yaşanmamış geleceği düşünüp duramam. Harekete geçmeliyim. Annem bekler.